1. ...
    tek tuşu eksik yazı makinem sayesinde artık hiç durmadan devam ettiğim yazılar zamana öykünmeye başlamıştı. asansörsüz bir apartmanın dördüncü katında yaşıyordum o sıralar ya da dört tuşu eksik makinemle giriş katında mı pek ansımıyorum. tek bir şey var ki, omuzları sümbül ağaçlarına değe değe evine gelen kadının ellerini unuttuğuma adım gibi eminim. market poşetleriyle sevgi hanım apartmanının önüne geldiğimde acaba yine sokağın solukluğunu eve mi taşıyacağım diye düşünürken otomatiğin sesini işittim. cebimden eskimiş kağıt parçalarını atamadan açıldı kapı. artık yüzümde kaç çizgi vardı ve bu çizgileri kaç tanrı dolduruyordu bilmiyorum ama, işte o gündü. ve dediğim çizgiler sümbül dallarından geldiler de çiçekleri kopunca bir anda kurudular mı bilemiyorum ama, sümbüller teker teker kadının omuzlarına yerleşip doğumu tekrar canlandırdılar. sanırım o da fark etti artık ellerinin umulmaz bir karanlık içinde savrulduğunu.
    "iyi günler" dediğinde ben, ölü çizgilerimi tekrar canlandırıp meydan okudum zamana ve masallarda bir anda gece oldu. zamanın akışı zamansız bir devinim içinde çiğnenirken o, musa'nın açtığı yoldan geçip gidiverdi.
    ...
  2. ...
    "hiç mi yağmadı?" diye sorarken, hayır aslında geçen yıl bir damla düşmüştü diye geçirdim içimde. bulut olmasa da hatta bir bulutun hiç olmadığı biçimlerden, yazı da güzü de aynı olan su kanallarının çatlağından bir damla düşmüştü. tabi toprağa değil de topraktan gelen bana, yani ben, meryem oğlu ben hiç meryem tanımadım. toprağı da tanımadım. oku da adam ol o zaman yazılmıştı alnıma. meryemin alın yazısı ise daha karaydı.
    "yok" dedi babam. muhtaç olmayan tanrı edasında yalnızlığına bereket katacak bir damla su yaratmak ister gibi öylece baktı. suyun boynuna hangi günahı takayım der gibi kıstı gözlerini, güzel bir kötülük bulamayınca da bir bana baktı bir de elimdeki yarısı yenmemiş elmaya. kırmızı ve yeşil iç içe geçip ikiye bölündüler babamın ruhunda ve yükselip gözlerine azar azar dağıldılar. bir ağıt gelip babamın gözlerinden geçerken artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak gibi hissettim de cesaret vermek için babama, olur olur gibisinden baktım toprağın bana en uzak haliyle. ama o bunu fark etmedi.
    ...